Üniversitemizde Süt Haftası Etkinliği

11.11.2013 20:00
  • Üniversitemizde Süt Haftası Etkinliği (23.05.2013)
  • Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Veteriner Fakültesi'nin düzenlemiş olduğu "Süt Haftası Etkinliği", 22 Mayıs 2013 Çarşamba günü yapıldı. ANS Kampusü Güzel Sanatlar Çok Amaçlı Salonda gerçekleştirilen "Süt Hayvancılığının Sorunları ve Çözüm Önerileri Paneli"ne sektör temsilcileri, Veteriner Fakültesi öğretim elemanları, öğrenciler ve veteriner hekimler büyük ilgi gösterdi. 

    Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından açış konuşmalarına geçildi. Etkinliğin açış konuşmalarından ilkini AKÜ Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Bayram yaptı. Prof. Dr. Bayram, konuşmasında "Bilindiği üzere ülkemizde süt üretimi son yıllarda çok büyük bir artış kaydetmiştir. Son 10 yıl içinde süt üretimimiz yaklaşık olarak toplamda 8 milyon tondan, 17 milyon tona çıkmıştır. Türkiye, dünyada süt üreten ülkeler arasında 9. sıraya yükselmiştir. Oldukça iyi bir sıraya yükseldik ama bu yeterli değil tabii. Maalesef süt üretimimiz yükseliyor fakat tüketimimiz aynı oranda yükselmemektedir. Yaklaşık olarak kişi başına yıllık 26 litre kadar süt tüketmekteyiz. Kişi başına düşen süt tüketimi miktarını artırmak ve konuyla ilgili olarak farkındalık oluşturmayı amaçladık. Bu kapsamda Dünya Süt Günü olarak kutlanan 21 Mayıs, süt tüketimi açısından bizim için önemli bir tarihtir. 21 Mayıs ve 28 Mayıs arasında düzenlenen "Süt Haftası" nedeniyle Veteriner Fakültesi olarak bir panel düzenlemeyi hedefledik. Yabancı ve yerli misafir bilim adamları ile SETBİR yönetim kurulu başkanının da katılımıyla güzel ve başarılı bir panel geçmesini diliyorum" dedi. 

    Etkinlikte açış konuşmasını yapmak üzere, daha sonra Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Hüseyin Arap söz aldı. Arap konuşmasında "1956'da Uluslararası Sütçülük Federasyonu'nun bugünü "Süt Günü" olarak belirlemiş olması, bakanlığımızın da bu haftayı "Süt Haftası" olarak değerlendirmiş olmasından dolayı bu etkinlikte bir aradayız. Ülkemiz hayvancılığının geliştirilmesi adına özellikle süt sığırcılığının geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Eğer, süt değerli olmazsa, hayvancılık da değerli olmayacaktır. Süt, ne kadar değersiz olursa, bizim hayvancılığımız o kadar kötü gidişat içinde olacaktır. Çünkü dişi hayvan olmadığında hiçbir zaman popülasyon olmayacaktır. Süt ne kadar para kazandırırsa, çiftçi de dişi hayvanına o kadar sahip çıkar. Eğer dişi hayvan para kazandırmazsa, süt hayvanı olarak biz her zaman bu ülkede popülasyondan dolayı sıkıntı yaşayacağız. Biz hayvancılığımıza sahip çıkmalıyız. Süt ne kadar para ederse, vatandaş da hayvanına o kadar sahip çıkar. İneklere sahip çıkıldıkça da hiçbir zaman popülasyonda azalma olmayacaktır." dedi. 

    Etkinliğin açış konuşmalarının sonuncusunu ise AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak yaptı. Rektör Prof. Dr. Solak "Besinsel açıdan mükemmel bir gıda olarak tanımlanan süt, şüphesiz insan sağlığı açısından çok büyük önem taşımaktadır. Süt hakkında toplumu bilinçlendirmek ve tüketimin artmasını teşvik etmek amacıyla 21 Mayıs tarihi her yıl "Dünya Süt Günü" olarak kutlanmaktadır. Birleşmiş Milletler Uluslararası Sütçülük Federasyonu'nun 1956 yılında bütün üye ülkelerde kutlanması kararı aldığı "Dünya Süt Günü", 1991 yılında ülkemizde de kabul edilmiştir. 21 Mayıs Dünya Süt Günü'nün içinde bulunduğu 21-28 Mayıs tarihlerini kapsayan hafta da "Süt Haftası" olarak kutlanmaktadır. Bugün kişi başına yıllık içme sütü tüketimi Avrupa Birliği ülkelerinde 89 kg, ABD'de 83 kg., Avustralya'da 107 kg. düzeyindedir. Bu rakam, Türkiye'de ise 26 kg. civarındadır. Dünya süt üretimi açısından 9. sırada bulunan ve yaklaşık olarak 17 milyon ton olan ülkemiz süt üretiminin 552 bin tonu ilimizde üretilmektedir. Bu panelle, süt hayvancılığının sorunları ve çözüm önerileri, Slovenya'dan gelen ve konularında uzman olan konuk hocalarımızın da katkılarıyla tartışılacaktır. İlimizin, ülkemiz süt üretimine olan katkısını arttırmak, hem de Dünya Süt Günü ve Haftası aracılığıyla toplumumuzu sağlık için çok değerli olan sütün içilmesini teşvik etmek amacıyla bu organizasyonu gerçekleştiren herkese çok teşekkür ediyorum dedi." dedi. 

    Rektör Prof. Dr. Solak, hayvancılıkla ilgili çalışmalara verdikleri öneme değinerek sözlerine şöyle devam etti: "Üniversite yönetimi olarak Veteriner Fakültemizin çalışmalarını, eğitim öğretimini belli bir düzeye getirmekte önemli gayretler sarfetmekteyiz. Bu bağlamda içinde bulunduğumuz yaz döneminde fakültemizin binasına ilişkin büyük onarımları yapacağız. Laboratuvarları gözden geçireceğiz. Türkiye'de ilk defa yönetmelik kapsamında araştırma ve uygulama merkezini Veteriner Hayvan Hastanesi olarak belgeledik. Başhekimimizi ve başhekim yardımcımızı atadık. Hasta program ve kayıt sistemini ilk olarak kullanmaya başladık. Dolayısıyla AKÜ'de insanla ilgili sağlık kuruluşu olan Uygulama ve Araştırma Hastanemiz ne düzeyde ise yasal anlamda Veteriner Fakültemizin Hayvan Hastanesi de aynı düzeyde çalışmalarını sürdürmektedir. Bu bizim için önemliydi. Yüksek Öğretim Kurumu nezdinde de yönetmelik olarak geçirerek, Türkiye'de bu anlamda belki çok önemli olmasa da belirli bir çalışmayı tamamladık. Özellikle Afyonkarahisar ilinin markalaşmasına yönelik belirli alanlarda ürünleri mevcut. Özellikle veteriner anlamında, hayvan anlamında da mandacılık çok önemli yer tutmakta. Biz mandacılığın Afyonkarahisar ilinde markalaşması yönünde ciddi bir atılım içindeyiz. Önümüzdeki hafta modern mandacılık tesislerinin de ihalesini yapacağız. Aralık sonuna kadar tesisler bitecek. Mandacılık ile ilgili verilecek hizmetler bu yeni tesiste sürdürülecektir. Yine tavukçuluk ve yumurta üretimi açısından da Afyonkarahisar çok önemli bir il. Günde 10 milyon yumurta üretilen bir ildeyiz. Mandacılıktan sonra da ikinci sırada kanatlılar ile ilgili önemli bir çalışmayı başlatacağız. Eylül ayındaki bütçe görüşmelerinde de önemli bir bütçe ayrımı sağlayacağız." 

    Açış konuşmalarının ardından moderatörlüğünü AKÜ Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Erol Şengör'ün yaptığı panele geçildi. Panele SET-BİR Yönetim Kurulu Başkanı ve YÖRSAN Yönetim Kurulu üyesi Murat Yörük, Ljubljana Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Tomaz Zadnik ve Yrd. Doç. Dr. Joze Staric, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Şehu ve Harran Üniversitesi Öğretim Üyesi Gürbüz Aksoy konuşmacı olarak katıldı. Panelde yurtdışından gelen bilim adamlarının konuşmalarını AKÜ Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Yardımcı tercüme etti. 

    Panelde Prof Dr. Şengör "Hayvansal protein tüketimi ülkemiz için çok önemli. Fakat çok yetersiz. Böyle kıymetli bir hayvansal protein kaynağını yeterince tüketemeyen toplumumuzun önünde bir de şöyle bir sorun mevcut benim gördüğüm kadarıyla. Bazı kesimler, halkımıza bu çok kıymetli hayvansal proteinlerin; süt, et, tavuk eti, yumurtanın tüketimini kösteklemek için, olumsuz ifadeler kullanıyorlar, olumsuz sözler söylüyorlar ve insanlarımızı bunları tüketmek konusunda korkutuyorlar. Bu son derece tehlikeli bir gidişat. Süt hakkında, yoğurt hakkında bir sürü olumsuz şey söyleniyor. Hayvanları kapalı yerlerde besliyorsunuz. Normal, merada beslemeniz lazım diyorlar. Bunları söylemek çok kolay. Bir de hangi merada besleyeceğimizi söyleseler, o zaman konu anlaşılacak. Türkiye'nin durumu belli. Bu konularda ortam boş olduğu sürece bu söylemleri durdurmak da pek mümkün olmuyor. Bu konuda en büyük görev, tüm dünyada olduğu gibi ülkelerin bilim kurullarına düşüyor. Mesela Türkiye'de TÜBİTAK'ın TÜBA'sı var." şeklinde konuştu. 

    Prof. Dr. Şengör panelde ilk olarak sözü SET-BİR Yönetim Kurulu Başkanı ve YÖRSAN Yönetim Kurulu üyesi Murat Yörük'e verdi. Yörük konuşmasında "Türkiye'de kişi başına düşen süt içme miktarı 27 litre. Üzülerek söylüyorum ki bunun sadece 16 litresi sanayiden geçiyor. Geri kalanı da sokak sütü. Biz hala daha kendi içimizde sokak sütü meselesini çözebilmiş değiliz ki, Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika'daki süt içme oranlarına erişmemiz gerekiyor. Önce bu problemleri çözeceğiz. Önce almamız gereken dünya standartlarındaki proteini alacağız. Çocuklarımızın zekâlarının gelişimi için, fiziksel gelişimleri için, sütün ne kadar önemli bir besin kaynağı olduğunu sadece sizler değil, bugün süt içmeyen büyüklerin de çok net algılaması gerekiyor. O zaman yarınlara yatırımımız çok daha anlamlı olur. Bizler bir şey uğruna çaba sarfediyoruz. Sizler bu pozisyonlara geldiğinizde bu problemleri çok daha çabuk bertaraf etmiş olun diye. 

    Panelde daha sonra Slovenya Ljubljana Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tomaz Zadnik söz aldı. Prof. Dr. Zadnik "Slovenya'daki Sütçü Sığır İşletmelerinin Sorunları" başlıklı konuşmasında süt veren hayvanların sıklıkla karşılaştığı hastalık çeşitlerine ve bunlardan korunma yollarına değindi. Prof. Dr. Zadnik "Uluslararası işbirliği ve saha ziyaretleri, modern kavramların hayvan yetiştiriciliği ve hastalık kontrol alanlarında birbirlerine yaptırım alanında bir köprü görevi görmektedir. Bunların indirekt uygulamalarıyla da besleme ve ekonomik karlılık söz konusudur. Son 30 yılda süt sığırcılığı alanında çok sayıda büyük değişiklikler meydana geldi. Özellikle barınma ve besleme konularında çok büyük değişiklikler oldu. Bunların da sütçü ineklerin verimi üzerine çok büyük etkileri oldu. Azımsanmayacak ölçüde de süt verimleri değişti. Biz modern çiftlikler istiyoruz ama fabrikalar istemiyoruz. Öncelikli olarak süt ya da et üretecek miyiz, üretmeyecek miyiz. Bu bağlamda karar vermemiz gerekiyor. Aile çiftlikleri, lokal yemlerle ilgili olarak eğitim gerekiyor. Slovenya'da da tüm dünyada olduğu gibi metobalitik hastalıklar ağırlıklı olarak ergen sütçü sığırlarda görülmektedir." Şeklinde konuştu. 

    Panele konuşmacı olarak katılan Ljubljana Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Joze Staric konuşmasına ülkesini ve üniversitesini kısaca anlatarak başladı. Yrd. Doç. Dr. Joze Staric "Slovenya, Avrupa'nın kalbi diye tanımlayabileceğimiz bir yerde. Slovenya pek çok değişik çevresel şartları barındırma özelliğini taşımakta. Pek çok ormandan, doğal yapıdan bahsetmek mümkün. Eskiden Yugoslavya'nın bir parçasıydı ancak 1991 yılında bağımsız oldu. 2004 yılında Avrupa Birliği'ne katıldı." dedi. Yrd. Doç. Dr. Joze Staric daha sonra sunuş konuşmasına şöyle devam etti: "Üç temel üretim hastalığından söz edeceğim size. Ciddi kayıplara neden olmakta bu hastalıklar. Bu üç hastalık grubu Slovenya'da uzun süredir var ve uzun süredir bununla mücadele ediyoruz." Yrd. Doç. Dr. Joze Staric ülkesinde görülen sığır hastalıkları hakkında ayrıntılı bilgi vererek, hastalıkların semptomlarını hastalık görülen hayvanların verim durumunu ve bu hastalıkların erken teşhisi ve tedavi yollarını anlattı. Yrd. Doç. Dr. Joze Staric hastalıkların erken dönemde fark edilerek sürüden titizlikle ayrılmaları gerektiğinin altını çizdi. 

    Panelin diğer konuşmacısı Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Şehu "Süt Sığırcılığının Sorunları ve Çözüm Arayışları" konusunda ayrıntılı bilgi verdi. Prof. Dr. Şehu "Süt Sığırcılığının Sorunları ve Çözüm Arayışları" konulu bir konuşma yaptı. Prof Dr. Şehu konuşmasında "Kayıt tutma ve çiftlik yönetimi konusunda ciddi sıkıntılarımız var. Kaliteli kaba yem süt sığırcılığının en büyük problemi. Maliyeti yükselten bir durum kaliteli kaba yem. Çiğ süt fiyatlarının stabil olmaması üreticilerin ürettikleri sütü sattıkları zaman ne kadar kazanacaklarını bilmemeleri ve önlerini görememeleri en büyük problem. Yüksek düzeydeki dalgalanmalar, yukarı ya da aşağı yöne olmaları fark etmiyor, süt sığırcılığını çok olumsuz yönde etkiliyor. Bunun yanında et fiyatları da süt sığırcılığını etkileyen önemli problemlerden birisi. Modern süt işletmesindeki en önemli noktalardan birisi sağlıklı kayıt tutmak. Millet olarak kayıt tutma kabiliyetimiz zayıf. Buna son derece önem vermemiz lazım. Bir süt işletmesinde inanılmaz çok sayıda veri var. Bunların tamamının sağlıklı bir şekilde tutulması ve yorumlanması son derece önemli." dedi. 

    Panelde son olarak söz alan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Mehdi Eker'in Danışmanı ve Harran Üniversitesi Öğretim Üyesi Gürbüz Aksoy ise "Hayvancılığa önem veren ülkeler sanayide de kalkınıyor, bilimde de kalkınıyor. Amerika ve Avrupa Ülkeleri buna örnek. Rusya ise bilime önem verip uzaya füze gönderdi ama hayvancılığa önem vermediği için 1989 yılında, 90'lı yıllarda Türkiye'den yardım istedi. 'Açlık çekiyorum' dedi. Bunları, hayvancılığın önemi açısından vurgulamak lazım. Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili olduğu için salgın hastalıklara karşı nispeten koruma altında. Salgın hastalık çıktığında bir süre zirve yapar, bir süre devam eder, önemli ekonomik zararlara neden olur. Ama devlet tedbirini alır. Veteriner Hekimleri, hayvan yetiştiricileri, kurumlar elbirliğiyle üstesinden gelir. Bir müddet sonra hastalık söner. Ama bazı organ hastalıkları var ki biz bunlara 'adi organ hastalıkları' diyoruz. Her gün karşımıza çıkıyorlar. Bunlar her gün karşımıza çıktığından, verim açısından en az salgın hastalıklar kadar tehlikeli. Bu bakımdan siz veteriner hekimler en çok bununla muhatap olacaksınız. Devlet yanınızda olmayacak. Siz yalnız kalacaksınız. Muhatap veteriner hekim. Bu bakımdan 'adi organ hastalıkları'na önem vermenizi öneriyorum." şeklinde konuştu. 

    Panel, izleyicilerin sorularının yanıtlanmasının ve panelistlere plaket takdim edilmesinin ardından son buldu.